The Cider House Rules – Tanrının Eseri Şeytanın Parçası

The Cider House Rules, John Irving’in romanından ustalıkla ve zekice uyarlanmış bir yapım olarak; hayal kırıklığı, ahlaki belirsizlik ve hayatın kendisine dair dersleri işleyen, ne yavaş tempolu ne de aşırı duygusal olan dramatik bir hikâye sunuyor. Tobey Maguire, II. Dünya Savaşı sırasında büyüme sürecine giren ve hayatı boyunca Maine'deki bir yetimhanede yaşamış olan Homer Wells rolüyle son derece sempatik bir karaktere hayat veriyor. Yetimhanenin yöneticisi Dr. Wilbur Larch (Michael Caine), pragmatik, ilerici, oldukça zeki biridir ve Homer’ın dış dünyaya çıkmasını istemez. Onu adeta kendi oğlu gibi görür ve doktor, kadın doğum uzmanı ve yasa dışı kürtaj uygulayıcısı olarak yaptığı işi devralabilecek tek kişi olarak Homer’ı görür. Genç ve naif Candy (Charlize Theron) ile hava kuvvetlerinde görevli maceraperest Wally (Paul Rudd), kürtaj için Larch’a başvurduklarında Homer, bu çiftle arkadaş olur ve Larch’ın tüm itirazlarına rağmen onlarla birlikte dünyayı –ya da en azından Maine’in geri kalanını– keşfetmek üzere yola çıkar. Wally’nin annesine (Kate Nelligan) ait elma bahçesinde çalışmaya başlayan Homer, burada göçmen siyah işçilerle birlikte yaşar. Bu grup içinde, ahlaki açıdan gri bir karakter olan Mr. Rose (Delroy Lindo) ve onun sevgili kızı Rose Rose (Erykah Badu, etkileyici bir oyunculukla ilk kez kamera karşısında) da vardır. Wally savaşa gittiğinde ve Rose Rose karmaşık ve korkutucu bir durumun içine düştüğünde, Homer kendisini yalnızca Dr. Larch’tan öğrendiği yaşam bilgeliğiyle çözebileceği ciddi kararların ve ikilemlerin ortasında bulur. Hassas ve tabu sayılabilecek konuları doğrudan ele alan bu klasik tarzda Amerikan filmi, özenli temposu, güçlü oyunculukları ve derinliğiyle dikkat çeken etkileyici bir yapım.